Bu hafta rüzgarın yönünü biraz değiştirelim. Malum çetin kış şartları,sosyal, ekonomik ve politik iklimin bireyleri ve aileleri etkilediği bir süreçten geçiyoruz. Özellikle de İngileterede yaşayanlar için Brexit ve seçimler gündemimizi her yönüyle belirler durumda. Duygularımızda tıpkı borsa kurları gibi iniş çıkışlar yaşayabilir.
Amman dikkat!!!!
Dolayısıyla, bu hafta psikolojik sağlık ve gerçekçilik üzerinde durmak istiyorum. Kaldı ki yolumuzu kaybetmekle eş değerdir gerçekçiliğimizi kaybetmek.
Psikolojik olarak sağlıklı bireylerin en temel özelliği gerçeklikle ilişki kurabilmeleridir. Nesnel olmak yani gerçekçi olabilmek günlük hayatımızda her alanda sıkça duyduğumuz hatta birbirimize tavsiye ettiğimiz bir özelliktir öyle değil mi? Kullandığımız kavramları ne kadar irdeliyoruz dersiniz?
Hadi gelin reflex olarak sürekli kullandığımız bu kavramlara birlikte bakalim. Yapılan tartışmalar ve araştırmalarda nesnelliğin yönü yoruma açık olsa da gerçekçilik- birşeyin olguları olduğu gibi değerlendirme- algılama ve kabul etme yetisi ile psikolojik sağlık arasında hem anlamlı hem de olumlu bir bağlantı vardır. Psikolojik sorunların ve devamındaki hastalıkların çoğunda kişilerin dış dünyayı algılarında ve yorumlarında gerçeklikten belirgin oranda uzaklaşma yaşadıkları gözlenir. Bu ne demektir:
İnsanlar gerçekçi olduklarında yani olanı olduğu gibi algılayabildiklerinde ve kendi algılarının süzgecinden geçirirken durumlara daha nesnel yaklaştıklarında daha doyurucu, üretken ve mutlu bir yaşam kurma olasılıkları yükselir. Tabii ki çervresel ve genetik olarak yüklendiğimiz faktörler göz ardı edilemez. Fakat düşünsenize yüzyıllardır bu faktörler zaten etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Peki neden bazıları bu etkenleri daha yıkıcı yaşarken bazıları yürümek istedikleri yönde yavaş ya da hizli ama daha doyurucu ve uretken hatta saglikli yani görece mutlu yaşıyorlar.
Bana kalırsa gerçekçi ve üretken insanlardan öğreneceğimiz çok şey olabilir. Oysaki hayat herkes için kendi çatallı yollarını ve mücadele etmesi gereken durumları yaratmaya devam eder ve kimsenin duygusal zorluğunu bir diğerininkiyle ölçerek yargılayamayız. Öyleyse hepimizin kendimizi ve diğerini davet edebileceği ortak düzlem yine olguların, olup biten durumların gerçekçi değerlendirilmesiyle buluşacağı bir yer olabilir. Böylece hem kendimize hem de sevdiklerimize ve hatta sevmediklerimize de yararlı oluruz.
İnsanların ekseriyatı kendilerini haklı ve güçlü hissedebilmek için genellikle şöylesi algı çatışmaları içinde debelenirler: Bunu bir örnekle vermek isterim. Bir zar atma deneyinde zarı kendileri atan grubun daha şanslı oldukları durumlarda bunu kendi başarılarına, daha başarısız oldukları durumda ise şansa atfettikleri bulunmuş. Zarı başkası attığında ise şanslı durumlarda atıf zarı atanın şansına, şanssız durumlarda ise onun başarısızlığına yapılmış.
Bu örnek ve tartışmaya açık gerçeklilik hipotezi üzerinden baktığımızda her iki durumda da gerçekçi olmaktan çok kendini rahatlatma eğilimli çarpıtmalar ya da yanılsamalar ortaya çıkmaktadır. Bütün bu araştırmalara dayanarak bazı temel özellikler üzerinde durulmuştur.
İnsanlar kendilerini gerçekçi olmaktan ziyade iyimser bir bakış açısıyla değerlendirirler. Dolayısıyla hayal kırıklıkları kaçınılmaz olur.
İnsanların çoğu olaylar üzerindeki kontrol edebilme güçlerinin gerçekte olduğundan daha güçlü olduğunu düşünme eğilimdedirler. Kaçınılmaz sonucu ise kayıp ve kaygı duygusudur.
İnsanlar gerçekte başlarına gelebilecek kötü durumları gerçekçi bir ihtimalden daha az tahmin edebilmektedirler. Bunun sonucu olarak ta kendilerini yaşamın getirdikleri sıkıntıların kurbanı gibi algılama eğilimde olabilirler.
Gördüğünüz üzere olguları, olayları oldukları gibi görmeyi ve yorumlamayı bıraktığımız anda her tür durumu kişiliğimize birer tehtid ya da sadece bizim başımıza gelen durumlarmış gibi algılamaya başlarız ki bu da psikolojik sağlığımızı içerden kemirmeye başlar. Kendimize ve çevremize ne kadar zarar verdiğimizi algılamak dahi güçleşir.
Bu zor kış günlerinde umut ederim ki sakin ve sıcak evlerinizde otururken varsa sıcak sahlep eşliğinde biraz kedinizi bu yönde dinlemeniz ve ne kadar gerçekçi olabiliyorum sorusunun cevabını düşünerek geçirmeniz dileğiyle…
Bir de amman kafanızı soğuk rüzgarlardan koruyun!!!