Bugün neden mi bu konuya geçtik? Bugünlerde yaşadığımız salgın ve devamında gelen yaşamsal pratik sıkıntılara baktığımızda, gün içinde ne yapacağımıza, ilişkilerimize, mesafelerimize ve hatta ne yiyip ne yemeyeceğimize bile karar verirken kurumsal bir yönlendirme olmaksızın adım atamayacağımız algısı ile hareket ediyoruz.
Bu sabah bir mesaj geliyor kızımın okul aile grubundan. Şimdi okullar tatil oldu ama yapılması gereken bir dolu ödev var yeni internet eğitim sisteminde. Ödevlere devam mı tamam mı? Okul bize bir şey söylesin diyor ebeveynler. Okul bize tatil demedikçe biz kendi çocuklarımız için neyin doğru olduğuna karar veremiyor muyuz? Bu örnek çarpıcı ve net. Aslında şöyle dikkatle baktığımızda bugünlerde yaşadığımız tablonun küçük bir uzantısıdır.
Bundan şu sonuç çıkarılırsa yanlış olur. Otorite ve bilir kişilerin sağlık ve güvenlik için olan uyarılarını dikkate almasak ta olur. Tam tersi otorite uzmanların yönlendirmeleriyle bizim güvenliğimiz yönünde bizi yönlendirir çoğu zaman. Peki basit günlük kararlarımızda ve pratik meselelerde neden hala bir otoritenin bizi yönlendirmesini bekliyoruz hiç düşündünüz mü? Bunun ne kadarı korku duygusu ile ilişikilidir sizce?
Yoksa genişleyen endişe her alana sıçramaya başlıyor olabilir mi?
Güvenlik içinde iradı kararlarımızı almadığımızda ve günlük yaşantımızda normal hissettiren durumları kısıtladığımızda olacak en belirgin duygu ketlenme duygusudur. Dolayısıyla kendimizi kapana kısılmış hissederiz. Biz bunu seçtiğimizi zannederek yaptığımızda diğerinden de bekleriz. Kendimize şu soruyu sormayı unuturuz. Ne kadarı güvenlik ve sağlık için ne kadarı sağlıksız kısıtlamadır?
Eğer bu durum o gün neyi ne kadar yiyeceğimize ya da çocuğumuza yüklediğimiz ödev miktarına, vitamin ve çok besleyici besin yüklemesine, kimseyle temasın onlarla uzaktan dahi iletişime geçmenin önüne geçmesine kadar ulaşıyorsa artık güvenlik ve sağlıktan daha ciddi bir meselemiz var demektir. Oda iradi düşünme becerimizin kaybıdır. Günlük yaşamı kurumsal karar verme mekanizmalarıyla yönetmektir. Bunun en tehlikeli tarafı da sevdiklerimize yaklaşırken de kurumsal bir yerden yargılayıp gerçek ihtiyaçları görmekte zorlanmak olacaktır.
Güvenlik hayati bir reflekstir ama sevgi, şefkat, bağlarımız, günlük küçük şevklerimiz olmadan kurudur ve evlerimizi hapishaneye çevirir.